Ammar

By | 23 Ekim 2022

sinin idrar yolunda bir et parçası meydana gelip idrarını yapamadığından çok ızdırab çekiyordu. Bu hususta mürâcaat ettiği
hekimler, tenâsül uzvunun kesilmesini söylediler. Bunun üzerine Altuncuzâde’ye gidip, durumu anlattı. Altuncuzâde
b irb irind e n farklı özel yapılmış iğnelerden önce incesini, sonra kalınını o zâtın mesanesine batırıp çıkardı, Buna bir gün bir gece devam
edip, et parçasının delinmesini sağladı ve idrar yolunu açtı. Böylece o zâtın rahata kavuşmasına vesîle oldu.” Sondanın kullanılması bundan daha eskidir. Altuncuzâde, eski bilgilere dayanarak hastalığın özelliğine göre kalaydan sonda yapmıştır. Bu konuda Türkiye’de ilktir. Otlardan ilâç yapmada eşsiz maharet sahibidir. Devamlı çalışma neticesinde ilâç îmâlini ilerletmiştir Ağır hastaları, fevkalâde ilâç ve tedâvî usûlleri tatbik ederek, sıhhate kavuşturduğu bilinen Altuncuzâde, Hâssat- ül-kilye vel-mesâne adlı eserin yazarı hekim Ahî Çelebi’nin hocasıdır. Bu durum onun üroloji sahasında bir ekol olduğunu göstermektedir. ammâr; İlk defa katarakt ameliyatını yapan Müslüman tıp âlimi. İsmi, Ammâr bin Ali el-Musûlî olup, künyesi Ebü’l-Kâsım’dır. Batı dünyâsında Canamusali adıyla tanındı. Önceleri Irak’ta, sonraları Mısır’da oturdu. Mısır’da hüküm süren Fâtımî devleti hükümdarlarından HrtMm Hiemrillah devrinı- Medîne, Diyarınım, Küfe, Kâhire, Tumm gibi uzak ülkelere sevve gittiği   İmde çeşitli göz ameliy
yaptığını yazmak-âleminde yeti- ve önde gelen göz  tabip ve cerıahlarından olan Am in. yaptığı yerinde teşhis, ledâvî ve ameliyat
özellikle gözün görmemesine sebeb olan katamkt hastalığını tedâvi  keşfettiği altı çeşit ameliyat usûlü üzerinde durdu. Ortaya koyduğu hu çok mühim ameliyat usûlleri, kendi zamânına kadar bilinmiyordu. Yapiıtjı katarakt ameliyatı tekniği üzerinde yapılan araştırm alar sonucu ,
modern tıbbın elindeki modern âlet ve edevat ile yapılan katarakt ameliyatları ile, Ammâr’ın metodu birbirine çok yakın ve benzer bulundu. Hattâ modern katarakt ameliyatları ile onun metotlarının prensib itibarıyla aynı kaidelere dayanmakta olduğu isbât edildi. İki yüz elli sene sonra yaşayan tabib İbni Ebî Usaybiya, Ammâr hakkında şunları söylemektedir: “O, meşhûr bir göz tabibi ve sözü çok edilen bir zât idi. Göz hastalıklarının tedâvisinde tecrübe ve ameliyatlarda büyük maharet sahibi idi. Hâkim Biemrillah zamânında Mısır’da bulundu. Kitâb- ül-müntehâb fî ilâcil-
Ayn adlı eserini Sultan Hâkim Biemrillah için kaleme aldı.” Ammâr, kabiliyetli ve günümüzdeki tabiplerce daha kıymetli kabul edilmesine rağmen, İslâm âleminde aynı devirde yaşıyan Ali bin îsâ’nın gölgesinde kaldı. Müslüman fen âlimleri, genellikle tamlığa ve bütünlüğe çok önem verirlerdi. Hemen hemen hepsi, eserine daha önce yazılan eserlerdeki bir boşluğu doldurma niyeti ile
başlamıştır. Ammâr’ın yazdığı ve günümüze ulaşan tek eseri Kitâb-ül-müntehâb fi ilâc-il-Ayn’dır. Eser 43 varak yâni 86 sâhifedir.
Ammâr, bu eserinde yaptığı ameliyatları anlatmaktadır. Mükemmel bir tertip içerisinde, son derece vecîz bir lisan ile yazılan eser, târihî bir g irişten sonra, görme organının anatomisine yer vermektedir. Daha sonra çiziklerden başlıyarak göz kapağı hastalıkları anlatılmıştır. Bu bölümden sonra; göz pınarlarına, göz derilerine, göz bebeğine ve son bölümde de gözün dâima nemli  bulunmasına temas edilmiş ve göz sinirleri ele alınmıştır. Eserde, önce hastalıkların isimleri ve bunlarla ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Daha sonra sebebi ve tedâvi şekli yer almaktadır.
Müellif, tedâviye önce genel bir tedâvi metoduyla başlanmasını tavsiye etmekte, daha sonra göz ile ilgili mahallî tedâvi şeklini anlatmaktadır. En son tedâvi şekli olarak ameliyat ele alınmaktadır. Kitabın ismine uygun bir şekilde, genellikle bir hastalık için tek bir tedâvi şekli verilmektedir. Anlatım kısa olmasına rağmen, açık, gayet net ve anlaşılabilir şekildedir.mevcut bilgilere kendi
tecrübelerini de katmıştır. Eserin en mühim yönü, okuyanların bugün bile dikkatini çeken katarakt ameliyatlarıdır. Burada
dikkati çeken şey, kendi tarafından bulunan metnin  hoş iğne gibi bir
ol.’im kullanılmasıdır. Ayııı
bebeğinin ışığa
Mu’,m olan tepkisi ile kataıtıktın ameliyata müsâit
olmadığına dâir kaımi tekniği geliştir
Aslında benzer aynı zamânda ya-  Ali bin îsâ ve İbn-i  tarafından kullanıl- da, Ammâr tarafın- geliştirilerek tatbik serde kısa da olsa, tabipleri tarafınıt kolayca anlaşılabilecek şekilde, kırk sekiz  göz hastalığı, tedâvi-  ile birlikte anlatılmışın Buna karşılık Ali bin K.i’nın kitabında, detaylı his ve tedâvi bilgisiyle 130 göz hastalığına yor verilmiştir. Genel
öz hastalıklarının tarif edildiği bölümler yanında, 143 tane göz ilâcının tarifi yapılmıştır. Bu sebeple Müslüman tıp âlimleri, Ali bin îsâ’nın kitabını pratik temel bakımından Ammâ r’ın eserine tercih etmişler ve daha önemli saymışlardır. Eserinden, kuvvetli bir şahsiyete sâhib olduğu anlaşılan Ammâr, kitabının bir çok yerinde kendi tecrübesini dilegetirmektedir. Göz enfeksiyonlarına âit bölümde, seneler boyunca denediği ve faydasını gördüğü ilâçları, şüpheli ilâçlardan da kesin fayda üm it e ttik lerini tavsiye etmektedir. Göz ameliyatı yapan tabibin özelliklerini bildirirken, yüksek
bir standart ortaya koymaktadır. Keskin his, maharetli el ve ileri tecrübeye sâhip bir tabibin, tecrübeli bir kalfaya ve maksada uygun bir çok âlete sâhib olması gerektiğ i ayrıca belirtilmektedir. Ammâr, başarılı bir
ameliyattan sonra, Allahü teâlâya şükrederdi. Her şeyin Allahü teâlâ