Esmâu’l-Hüsnâ Türkçesi

By | 03 Mart 2015

Allah: Yüce yaradanımızın zât ve özel ismi. Diğer isimler, Onun fiilleri, sıfatlan, tecellîleri ile ilgilidir. Rahman: Yarattığı bütün canlılara nîmet veren. Rahîm: Âhirette sadece mü’minlere rahmet eden. Melik: Her şeyin hâkimi. Kuddûs: Noksanlardan münezzeh. Selâm: Selâmet veren. Mu’min: Emin kılan, koruyan. Muheymin: Gözeten ve kollayan. ‘Azîz: Her şeye galip olan. Cebbar: Dilediğini zorla yaptıran. Mutekebbir: Büyüklükle vasıflı. Hâhk: Yaratan. Bâri: Takdir eden. Musavvir: Şekil veren Gaffar: Günahları affeden. Kahhâr: Kahreden. Vehhâb: Bahşeden. Razzâk: Rızık ihsan eden. Fettâh: Kapıları açan. ‘Alîm: Çok iyi bilen. Kâbid: Sıkan, kısan. Basit: Açan, genişleten. Hâfıd: Dereceleri indiren. Râfi’: Dereceleri yükselten. Mu’iz: izzet veren. Muzil: Zelîl kılan. Senti”: Her şeyi işiten. Basîr: Her şeyi gören. Hakem: Hükmeden. ‘Adi: çok adaletli. Latîf: Lütfeden Habîr: Kulunu imtihan eden. Halîm: Yumuşaklık gösteren Azîm: Sonsuz büyük. Gafur: bağışlayan. Şekûr: Kullukları kabul eden. ‘Aliyy: Yükseklikte sonsuz. Kebîr: Pek büyük. Hafîz: Koruyan. Mukît: Kuvvet veren. Hasîb: Hesap gören. Celîl: Ululuk ve büyüklük sahibi. Kerîm: Kerem ve ihsan sahibi. Rakîb: Üstün çıkan. Mucîb: Duaları kabul eden. Vâsi’: Rahmeti geniş ve sınırsız. Hakîm: hikmet sahibi. Vedûd: Müminleri seven. Mecîd: Şanı büyük ve yüksek. Bâ’is: Peygamber gönderen. Şehîd: Her şeye şahit, Ondan saklı yok. Hak: Hak üzere kâim. Vekîl: Her şeye vekil. Kavî: Pek güçlü. Metîn: Çok sağlam. ‘ Veliyy: Müminlere dost. Hamîd: Hamd edilen. Muhsî: İlmi her şeyi kuşatan. Mubdî: Maddesiz ve örneksiz yaratan. Mu’îd: Öldürüp dirilten. Muhyî: Hayat veren Mumît: Hayatı kaldıran. Hayy: Başlangıcı ve sonu olmayan diri. Kayyûm: Her şeyin, kendisiyle kâim olduğu zât. Vâcid: zengin ve ihtiyaçsız. Mâcid: Azamet ve şerefle vasıflı. Vâhid: Tek ve eşsiz. Samed: Herkes kendisine muhtaç olduğu halde, kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan zât. Kadir: İstediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten. Muktedir: Kudret sahipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden. Mukaddim: istediğini öne alan. Muahhir: İstediğini sona erteleyen. Evvel: Varlığının başı olmayan. Ahîr: Varlığının sonu olmayan. Zahir: Görünen. Bâtın: Gizli. Vâlî: Her işi yürüten. Berr: Kullarına ihtiyaçlarını veren. Muteâlî: Zâtıyla en yüksek. Tevvâb: Tevbeleri kabul eden. Muntakim: Suçların karşılığını veren. Afuvv: Bağışlayan. Rauf: Çok merhamet eden. Mâlikü’l-Mülk: Mülkün ebedî sahibi. Zü’l-Celâli Ve’l-îkram: Şeref ve ikram sahibi. Muksit: Adaletle davranan. Cami’: İstediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan. Ganî: Çok zengin; her şeyden müstağni. Muğnî: istediğini zengin eden. Mâni’: Dilediğini engelleyen. Dârr: Dilediğine belâ veren. 92: Nâfi’: Dilediğine faydalı şeyler yaratan. Nûr: Alemleri nurlandıran, aydınlatan. Hâdî: Hak yolu, doğru yolu gösteren. Bedî’: Örneksiz, misâlsiz âlemler îcâd eden. Bakî: Varlığının sonu olmayan. Vâris: Bütün servetlerin gerçek sahibi. Raşîd: Hayra delâlet eden. Sabûr: Çok sabırlı.