Terbiyede Dayağın Yeri Var mı?

By | 04 Aralık 2023

Doğu Anadolu’nun bir kasabasından yazan ve okuyucum olduğunu söyleyen bir baba çocuklarından şöyle yakınıyordu: “Ben geleneklerine bağlı, dindar bir ailede yetiştim. Bu yaşıma kadar, bir gün olsun, babama karşı geldiğimi, sözünden çıktığımı hatırlamıyorum. Çocuklarımı da bu terbiye ile yetiştirmeye ve dinlerini en güzel şekilde öğretmeye çalıştım. Ellerinizden öper 5 yaşında bir kızım 7 ve 10 yaşlarında iki oğlum var. Büyük oğlum namaz kılmada tembellik yapıyor. Bazen kılmadığı halde kıldığını söylüyor. Duyduğuma göre bir hadisinde Peygamberimiz: “Yedi yaşına kadar çocuğunuzu namaza alıştırın, on yaşında kılmazsa dövün;” (*) buyuruyormuş. Sizden öğrenmek istediğim şey, dövmenin şekli nasıl olacak? Ben de çocukluğumda babamdan çok dayak yedim. Şu anki terbiyemi bu dayaklara borçluyum. Eğer o dayakların korkusu olmasaydı, belki bazı arkadaşlarım gibi ben de kötü alışkanlıklar edinir serseri olurdum.” Okuyucumuzun sözünü ettiği hadisi iki yönden ele alabiliriz. Birincisi: Peygamberimizin her sözü haktır ve doğrudur. Hadis usulünde Efendimizin sözleri yorumlanırken yaşayışı da referans alınır. Efendimiz dayağa ruhsat vermiş, ancak kendisi bu ruhsatı kullanmamıştır. Çocuklarından ve evlatlığı Enes’ten kendilerini dövdüğüne dair bir rivayete rastlamıyoruz. İkincisi: Dayağın amacı kötü bir davranıştan caydırmak ve doğruya yönlendirmektir. Bu açıdan baktığımızda ruhen incitici olan dayak değildir; dayak sırasında takınılan düşmanca tutum ve hakaret içeren kırıcı sözlerdir. Bazen çocuk o kadar şımarır ki, ısrarla yapma dediğimiz şeyi yapar ve dayağa davetiye çıkarır. Eğer kendisini sevdiğimizden ve değer verdiğimizden eminse, bu davranışını onaylamadığımızı göstermek için, yüzüne vurmamak şartıyla, kabasına veya eline vuracağımız bir tokat onu incitmez. Her çocuk babanın otoritesinden ve gücünden korkar. Eğer çocuk babadan korkmuyorsa, o evde silik bir baba modeli var demektir. Korkunun iki şekli vardır. Birincisi, dayak yeme, şiddete ve baskıya maruz kalma korkusudur. İkincisi, babanın sevgisini, şefkatini ve güvenini kaybetme korkusudur. İdeal olan korku budur. Çocuk babadan dayak yiyeceği korkusuyla değil; sevgisini, şefkatini ve güvenini kaybetme korkusuyla namazlarında tembellik yapmamalıdır.

Terbiyede dayak konusu, toplumun farklı kesimlerinde tartışmalı bir konudur. Bazı insanlar, disiplin ve terbiye için fiziksel cezanın gerektiğini savunurken, diğerleri bu yöntemin etik olmadığını düşünmektedir. Bu yazıda, terbiyede dayağın yeri konusunu detaylı bir şekilde ele alacak ve bu konudaki çeşitli görüşleri değerlendireceğiz.

  1. Terbiyede Dayağın Tarihsel Perspektifi:

İnsanlık tarihi boyunca, çocuk yetiştirme ve disiplin konusunda farklı kültürlerde farklı yaklaşımlar benimsenmiştir. Geleneksel olarak, birçok toplumda çocuklara fiziksel ceza uygulanması yaygındı. Ancak, modern toplumlarda bu pratikler genellikle eleştirilmekte ve yasaklanmaktadır.

  1. Terbiyede Dayağın Psikolojik Etkileri:

Psikologlar, çocuklara uygulanan fiziksel cezanın uzun vadeli olumsuz etkilere neden olabileceği konusunda uyarır. Bu etkiler arasında düşük özsaygı, saldırgan davranışlar, travma sonrası stres bozukluğu ve duygusal sorunlar bulunabilir. Bu nedenle, birçok uzman, alternatif terbiye yöntemlerini önerir.

  1. Terbiyede Alternatif Yöntemler:

Fiziksel ceza yerine, çocukları yönlendirmek ve disipline etmek için başka yöntemler de bulunmaktadır. Pozitif pekiştirme, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, kuralların belirlenmesi ve tutarlılık gibi yöntemler, çocukların sorumluluk almasını teşvik edebilir ve sağlıklı bir gelişim sürecine katkıda bulunabilir.

  1. Toplumun Görüşleri:

Bu konudaki toplumsal görüşler büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Bazıları, çocuk yetiştirmenin zorlukları karşısında fiziksel cezanın kaçınılmaz olduğunu savunurken, diğerleri bu yöntemin çocukların ruhsal sağlığını olumsuz etkilediğini düşünerek karşı çıkar.

  1. Yasal Durum:

Birçok ülkede, çocuklara yönelik fiziksel ceza yasal olarak sınırlıdır veya tamamen yasaklanmıştır. Bu yasağın amacı, çocuk haklarını korumak ve çocukları zararlı etkilerden korumaktır.