Hz. Âdem’in Seçme Duaları Arapçası : Likülli hevlin lâ ilâhe illallâhu ve likülli hemmin ve ğammin mâşâallah ve likülli zenbin estağfirullâh, ve likülli musibetin innâ lillâh, ve likülli ni’metin elhamdülillâh ve likülli rıdâin eşşükrü lillâh, ve likülli a’cûbetin sübhânallâh ve likülli dîkin hasbiyallâh, ve likülli kadâin ve kaderin tevekkeltü alallâh, ve likülli tâatin ve ma’siyetin lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Hz. Âdem’in Seçme Duaları Türkçe Anlamı : “Her korkuya Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur.), her sıkıntı ve kedere Mâşallah (Allah’ın dilediği olur.), her günaha Estağfirullah (Allah’a tevbe ederim.), her musibete İnnâ lillâh (Şüphesiz biz Allah içiniz.), her nimete Elhamdülillah (Allah’a şükrolsun.), her rızaya Eş-şükrü billâh (Şükür, Allah içindir.), her acayip şeye Sübhânallah
(Allah her noksandan yücedir.), her darlığa Hasbinallah (Allah bana yeter.), her kaza ve kadere Tevekkeltü Alallah (Allah’a güvendim.), her taat ve masiyete Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Allah’tan başka gerçek güç ve kudret sahibi yoktur).”
İnsan denen varlık, çok zaman korkularla karşı karşıyadır. Kork¬tuğunda “Lâ ilahe illallah” demesi, içindeki korkuyu kaybetmeye sebep olacaktır.
Her sıkıntı ve üzüntü anında “Maşallah” demelidir. Birçok peygamberler harp anında bunu söylemek suretiyle kalplerindeki sıkıntıyı izale eylemişlerdir. Büyüklerimiz tarafından yapılan deneyler bizim için bir delildir. Buna devam etmek iyidir.
Yine insan günah işlemekle meşguldür, ne kadar işlemiyorum derse yalandır. Bunun için günahtan sonra hemen “Estağfurullah” demelidir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde: “Ben günde yetmiş ile yüz arasında tövbe ediyorum. Sizler de tövbe edin. ” buyurmuştur.
İnsan çok zaman musibetlerle karşı karşıya kalır, musibet insanın manevi bir kamçısıdır. İşte musibet geldiği anda
“İnnâ lillâhi” denecektir. Bakara Suresi’nde Cenabı-ı Hak:
“Sizlere bir musibet isabet ettiği vakit, İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun deyiniz. ” buyurmuştur.
Mevla’nın bize nimetleri, lütuf ve keremleri de vardır. Bunlara kavuştuğumuzda “Elhamdülillah” demeliyiz.
Hamdetmek, bütün nimetlerin karşılığını ödemeyi ve eldeki nimetin yok olmamasını sağlamaktır.
Rıza (hoşnutluk) anında da, sevinç halinde de Allah’a şükredilmelidir. Çünkü şükür, nimetin çoğalmasına sebeptir.
Her taaccüp ettiğimiz (şaşırdığımız, hayrette kaldığımız) an, “Sübhânallah” demeliyiz. Allah’a sığınmalıyız. Nasıl ki Musa Aleyhisselam taşın içinde böceğin yediğini görüp buna şaşmış ve Sübhânallah demişse, biz de böyle hayret veren ilahi hadiselere karşı “Sübhânallah” demeliyiz.
Her darlıkta “Hasbinallah” demelidir. “Allah, kuluna yeterlidir.” demektir.
Her kaza ve kader hadiseleri karşısında da “Teuekkeltü alallah” denmelidir.
Her taat ve masiyet (günah, isyan) zamanında “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” denmelidir. Bunlar bir peygamber tavsiyesidir. Hz. Âdem’in seçtiği dualardan biridir.
Bu duada sızlanış vardır, bütün dileklerimizin kabulü için yalvarış vardır. Gönlümüzün safileşmesi ve iyi duygularla donanması istenmektedir. Ayrıca imanın kuvvetlenmesi, yakınımızın sağlanması dileğinde bulunuluyor.
Nitekim İbrahim Suresi’nde bu duaya benzeyen ayet-i kerime, Hz. İbrahim tarafından dua olarak okunmuştur. İşte bunda böyle bir özellik vardır.
Her şeyden önce Allah’ın rızasının tahsili istenmektedir.