Zemzem Kuyusunun Bulunması

By | 15 Mayıs 2022

 

 

Abdülmüttalib bir gece uyurken bir ses işitti. Ey Şeybetül Hamd! Ey Abdülmüttalib ! Kalk Tayyibe’yi kaz!” dedikten sonra ses kesildi. Ertesi gün. Kalk Berre’yi kaz!” dedi aynı ses. Üçüncü gün de, Kalk Masune’yi kaz!” diye seslendi. Kureyşin genç başkanı “-Masune nedir?” Nasıl bir şeydir?” diye sordu. Fakat yanıt alamadı . Uykudan uyandı yine derin düşüncelere daldı. Bütün bu olanlar bir muammaydı ve bunları nasıl çözeceğini bilmiyordu. Kâbeye gitti, fakat hiç kimseye sırrını açmadı. O günde düşünceli dolaştı durdu.Akşam eve döndü, yüreği heyecan içinde çarpıyordu. Acaba bu gece de aynı sesi duyacakmıydı.
Dördüncü gece yine aynı sesi rüyasında duydu. Fakat ses bu kez daha gür ve daha kararlıydı.
Ey Abdülmuttalip, kalk zemzemi kaz!”
Ya meçhullerin sesi, zemzem nedir, nasıl bir şeydir?”
Bütün hacıların suyunu verecek olan kuyu. Cebrail’in kanadıyla vurduğu yerden çıkan su. İsmail için yaratılmıştır. Fers ile Sen arasında kırmızı gagalı bir karga gelir, gagasıyla orayı eşer. Karganın eştiği yerde bir karınca yuvası vardır. İşte orası Zemzem yeridir.”
Bu yanıttan sonra ses kesilir. Uykusundan uyanan Abdülmuttalip hemen oğlu Haris’i yanına çağırır.

Bana bir kazma, kürek, bir de küfe al, gel!” diye buyurur.
Baba-oğul, kazma, kürek ve küfeyi yüklenerek Kabe’nin avlusuna gitmek için evden çıkarlar. Kabe avlusunun kazıldığını duyan Kureyş Uluları hemen gelip çevresini sararlar.
Ya Abdülmuttalip, burada ne yapıyorsun?”

Kureyşin genç başkanı Zemzem kuyusunu bulmak için kazı yaptığını öğrenincede hep birlikte.
Ya Abdülmutalip, Bizler seni bu işi yalnız başına yapmaya bırakmayız. Bunun şerefi hepimize aittir.” diyerek karşı çıktılar.
Abdülmuttalip direnince anlaşmazlık büyüyerek nerdeyse kavgaya kadar dayanacaktı. Aralarından biri her iki tarafın uzlaşması için ortaya bir teklif attı.
“-Ey Kureyşliler! İşin en iyisi bir bilgin kişinin hakem olmasıdır. O ne buyurursa biz de onu kabullenelim.” der.
Her iki taraf da bu teklifi kabul ederler. Öneriyi ortaya atan:
“- Şam iiinde Saadoğlu kabilesin de bir kâhin vardır. Bütün Arapların zor işlerini o çözer. Biz de onun yanına gidelim, derdimizi anlatalım. O ne hüküm verirse hepimiz ona boyun eğelim.”

Taraflar bu öneriyi kabul ederek develerine binip çöle açıldılar. Şam’la Hicaz arasında susuzluğuyla anılan bir yer vardı. Kafile buraya ulaşınca hayvanlar çölün sıcağından bunalmış yürüyemez olmuştular. Binicilerin de damakları susuzluktan kurumuştu. Herkes develerinden inip, belki bir su damarına rastlar umuduyla birer kuyu kazmaya başladılar.

Fakat bir damla su bulamadılar.
Fazla beklemenin yararı olmayacağından yeniden yola çıkmak kararı verilince herkes devesine binmeye başladı.

Abdülmuttalip’de devesine binmek için devesini çöktürdü. Bir ayağını devenin üstüne koydu. Öteki ayağını da kaldırmak üzereyken topuğunu yere vurdu. O anda bir mucize gözleri hayret içinde bıraktı.

Yerden bir pınar akmağa başlamıştı.
O zaman Kureyş uluları toplanarak Abdülmuttalibe:
“Bizler Şam’a gitmekten vaz geçtik. Senin merteben öylesine büyüktür ki, ayağının dibinden su fışkırdı. Biz de kanaat getirdik, Zemzem kuyusunu arındırmak, kazmak şerefi yalnız sana verilmiştir.” diyerek Mekke’ye dönerler.
Böylece Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalip’in gördüğü rüya gerçekleşmiş, zemzem kuyusunun yeri bulunmuş ve yapılan bir kazıdan sonra da hacca gelenlerin susuzluğunu gidermek için kuyu açılmış bulunuyordu.