ÇOCUKLARIMIZA ONLARIN VARLIKLARINDAN – DUYDUĞUMUZ MUTLULUĞU HİSSETTİRMELİYİZ

By | 01 Nisan 2022

ı – O, Bizim Evlâdımızdı
Birçok anne baba bugün ne kadar yorgun ve endişeli. Çocuklar büyüyorlar ve artık onlarda yeni bir şeyler var… Kabullenmekte zorluk çektiğimiz,
belki görmeyi ummadığımız bir şeyler. İyi mi kötü mü, faydalı mı zararlı mı hemen karar veremediğimiz, bizi düşündüren, bizi telâşlandıran
bir şeyler..
Onun bizim kalıbımızdan çıkıp usul usul kendi kalıbına döküldüğü anları yaşıyoruz. Yollar ayrılıyor yavaş yavaş… Ona bir şeyler eklenirken
bizden de bir şeyler kopuyor. Nehir kollarına ayrılıyor…
Nereye gidiyor bu kollar? Ve hangi denize dökülecek? Coşup köpürecek mi, kuruyup gidecek mi yoksa? Aşırı sertlikler bunaltıcı sınırlamalar hep bu
belirsizliğin korkularından beslenir. Ve ikiye, üçe, dörde böleriz çocuklarımızı. Onların onayladığımız yönlerini sever, onaylamadığımız
yönlerinin üzerine yürüyüveririz, haklı mıyız diye hiç düşünmeden. Bu bölünüş üzüntü ve kırgınlıkları getirir. Denetleyemediğimiz bir
alan üzerinde çırpınırken kırar dökeriz. Bugün hataları, başarısızlıkları, eksiklikleri var çocuklarımızın ve biz her gün yeniden ölçülerini
alırız bunların. Ama düşününüz ki doğduklarında onların tek özelliği bize ait bir bebek olmalarıydı. Belki çok çirkindiler ve devamlı ağlıyorlardı.
Minicik, buruşuk bir yüzde sadece bizim verdiğimiz o büyük anlam görünüyordu. Ne başarıları vardı, ne parmak ısırtan özellikleri. Çalışkan,
tembel, girişken, sıkılgan, yetenekli yeteneksiz, cesur, korkak değillerdi. Hiç kimse ile kıyaslamazdık onları. Bize gurur, sevinç, zevk veren
tek şey bu küçücük can yumağının bize ait olmasıydı. O, bizim evlâdımızdı. Bııgün Bunu Niçin Değiştireceğiz?
Eğer saklasaydınız, zaman zaman elinize geçiverecek Bir çift minik patik size, evladınız sadece ,size ait olduğu için duyduğunuz o müthiş
müthiş mutluluklar brakacaktı. Minik pembe topukları öpecektiniz, gül kokusu gibi içinize çekerdiniz
o bebek kokusunu ve dakikalarca seyrederdiniz çarpım tablosunu bilmeyen o minik varlığı. Onları bugun de, ilk defa kucağımıza aldığımız
günün coşkusu ile kucaklamalıyız. Onlar bugün de az önce doğmuşlar gibi şartsız sevmeliyiz. Onun varlığından, doğduğu gün duyduğumuz neşeyi duymalıyız her gün. Hayatımıza katıldığı o ilk gün bize verdiği heyecanı, şimdi karşımızda otururken yanımızdan geçip giderken, hayattan ilk öğrendiklerini bizimle paylaşmaya çalışırken tekrar tekrar yaşamalıyız. Çocuğunuzun varlığı ile sonsuz mutluluk duymalı ve onun size verdiği mutluluğu onunla paylaşmalısınız. Çocuğunuz sizin için bir mutluluk kaynağı olduğunu, aile saadetinin bir parkasını meydana getirdiğini kuvvetle hissetmelidir. Çocuğunuzla ilişkinizin temeline bu harcı eksik koyduğunuzda, ilerde her sarsıntıda üzüleceğinizi
bilmelisiniz. Onun davranışlarına yönelik tedbirlerinizin ve daha iyi olması için göstereceğiniz çabaların “Varlığımla mutluluk veriyorum.” duygusunu
eritmemesini dikkatle gözetmelisiniz. Öyleyse ne söyleyeceğinizden çok nasıl söyleyeceğiniz, ne yapacağınızdan çok nasıl yapacağınız önemlidir.
3- Onun Gibisi Daha Önce Görülmedi Hin bir türlü endişe yüzünden çocuklarının varlığından mutlu olmayı ve bu mutluluğu onlarla paylaşmayı unutmuş olan anne baba sayısı az değildir. Siz “dünyamızda sadece bir defa görünüp kaybolan, biricik, kendine özgü, anlamlı ve ilgiye
lâyık” varlıklardan birine sahipsiniz. Çocuğunuza bakın… Onun gibisi daha önce görülmedi ve hundan sonra da görülmeyecek. O tek ve hârika
varlık hepimiz gibi bir görünüp kaybolarak zamanın ufkundan ve hepimiz gibi aslî yurduna uçacak.Çocuklarımızın varlığından duyduğumuz
neşeyi, bir evlât sahibi olmanın zevkini yaşamalıyız doya doya ve hiç ertelemeden. Şartsız sevilen çocuk yaşama sevinci duyar. Onu hayatın
her safhasında güçlü, savaşçı, önemli ve değerli yapabilecek duygudur bu. Bugünkü başarısızlıkları sebebiyle ona olan sevginize şartlar koyduğunuzda, onun varlığına karşı dikkatinizi kaybettiğinizde, onun yarınki başarılarını engelliyorsunuz demektir. Sevginizi şartsız sunmadığınız bir çocuğa,
verebileceğiniz başka şeylerin pek de kıymeti ve anlamı olmayacaktır. Çocuklarımız, onların varlığından duyduğumuz mutluluğu görerek yürümelidirler hayat yolunda. Sağlam yürüyüş, o yürüyüştür.

Category: Ahlak Gelişimi

About Ahmed Musab Adal

1978 Kastamonu doğumluyum. Üniversitede ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra internette birkaç özel projede yer aldım. Yaklaşık 4 yıldır blog yazarıyım. Alıntı ve uyarlama yazılarım yoğunluktadır.